Şimdi yazacaklarım bazılarını kızdıracak ama gerçek gerçektir.
Dinimiz de adalete hukuka çok önem verilir.
Gerçi tüm dünya toplumlarında da bu önemlidir ama İslam’ın adalet anlayışı son derece hassastır.
O zaman sorayım bizde adalet hukuk var mı?
Bence yok...
Örf ve adetlerimizde İslam’ın kuralların da kadına, yaşlıya, çocuğa hayvana inanılmaz değer verilir.
O zaman sorarım size bizde kadına gerçekten değer veriliyor mu?
Bence verilmiyor...
Peki, yaşlıya çocuğa gereken değer veriliyor mu?
Hayır...
Ya hayvanlara değer veriliyor mu?
Yine hayır...
Bakara Sûresi (2) 256. Ayette ne diyor?
“Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.”
Yüce yaradan bile dinde zorlama yoktur demişken(!) Bizde bırakın dini zorlamaları gücü ele geçirenler karşı düşünceleri, kendi gibi düşünmeye, kendi doğrularını karşısındakilere neredeyse zorla kabul ettirme çabasını göstermiyorlar mı?
Gösteriyorlar...
Hatta bunun için baskı yapmıyorlar mı?
Yapıyorlar...
Yine örf ve adetlerimizde saygıya sevgiye hoş görüye önem verilir.
Bakın bir etrafınıza; trafikte, sokakta, oturduğunuz bina da, mahalleniz de, hatta nerdeyse aile için de saygı sevgi hoşgörü var mı?
Bence yok...
Doğaya ağaca saygı var mı?
O da yok...
Yöneticiler, bürokratlar sorumlu oldukları kurumların hatalarında kaynaklanan nedenler yüzünden insanlar mağdur olduğun da, hatta öldüklerin de işin içinden “takdiri ilahi” diye çıkıp hala o makamlarda oturmuyorlar mı?
Oturuyorlar...
İnsanların en kutsal değeri olan dini bile kullanıp vatandaşları sömürmüyorlar mı?
Sömürüyorlar...
Yunus Emre’nin “Yaratılanı severim yaratandan ötürü” cümlesinde anlatıldığı gibi yaratılanı yaratandan dolayı sevmeyi bırakıp sırf ırkı, fikri, mezhebi, düşüncesi gibi sebeplerden dolayı insanları ayrıştırmaya ötekileştirmeye çalışılmıyor mu?
Çalışılıyor...
Liyakat sahibi olmayanlar sırf çavuş ahbap ilişkileri nedeniyle bir çok yerde iş buluyor işini görüyor mu?
Görüyor...
İslam’ın kuruları arasında yönetenle yönetilen arasında maddi olarak, sosyal yaşam olarak uçurum olmaz derken, en basitinden bir milletvekili emekli olduğunda yaklaşık 149 bin lira gibi maaş alırken yıllarca prim ödeyen sade bir vatandaş emekli olduğun da yaklaşık 17 bin lira maaş almıyor mu?
Alıyor...
Daha sayayım mı ve bunlar bizim gerçeklerimiz değil mi?
Ama sorsanız mangal da kül bırakmayız.
"Biz öyleyiz, biz böyleyiz" deriz, "Ahlak bizde" deriz, "saygı sevgi bizde" deriz, "liyakat bizde" deriz, "hoşgörü anlayış empati bizde" deriz, "kul hakkı yetim hakkı yemeyiz" deriz, "komşum açken biz tok yatmayız" deriz, "insanların dini duygularını sömürmeyiz" deriz, "bizi yönetenlere biat eder ne derlerse kabulümüz" deriz, "lider gag derse bizde gag deriz gug derse bizde gug" deriz.
Kendi aklımızı kullanmayız, kendi ayıbımızı görmeden milletin ayıbını ararız.
Hadi deyin ki bunlar yalan.
Tabi ki toplumumuzda bu saydıklarımın haricin de ilkeli inançlı öz verili saygılı hoşgörülü dürüst insanlarda var.
Ama onların sayıları da her geçen gün azalıyor.
Yazdıklarıma inanmayanlar varsa etraflarını daha iyi gözlemlesinler.
Her gün televizyonlarda yaşanan ahlaksızlıkları, haberlerdeki şiddet olaylarını, alınan verilen rüşvetleri, siyasilerin kendi menfaatleri için verdikleri tavizleri, dünün teröristine bugün nasıl önder dendiğini, liyakatsizliği, adam kayırmacılığı, çavuş ahbap ilişkilerini, casusluk iddialarını, parsel parsel satımları, görevini kötüye kullanımları.
Birilerinin çok hoşuna gitmese de(!) dediğim gibi gerçek gerçektir.
