Seçimler bittikten sonra bizim siyasetçileri özellikle iktidar siyasilerini pazarda sokakta kısaca halkın arasında pek göremezsiniz.
Bu durumda da halkın düşüncelerinden taleplerinden eleştirdikleri konulardan çok haberleri olmaz.
Onların gezdikleri yerler genel de onların duymak istediklerini söyleyen topluluklar kurumlar ya da sivil toplum örgütleridir. Yani kısaca görünmeyen kıyafet giydiğini düşünüp çıplak gezseler dahi kıyafetiniz ne kadar güzelmiş diyenlerin arasında gezerler.
Başkanlığını yaptığım yaklaşık bin 200 üyemin olduğu yere yani benim ziyaretime bile doğru dürüst siyasetçi gelmez gelen de bir daha gelmez. Çünkü ben onlara duymak istediklerini değil gerçekleri söylerim. Çıplaklarsa çıplaksınız derim.
Şimdi de diyorum ki!
Bazı yaşanan olaylar halk arasında tepki çekiyor. Tamam, belki seçimleri kazanıyorlar ama bunun nedeni insanların onlardan çok mutlu olduğu için değil, muhalefet partilerine çok güvenmedikleri ya da muhalefet partilerinin kendilerini ifade etmedikleri için muhalefet inanamadıklarından kaynaklanıyor. Yarın bir gün daha inandırıcı bir lider parti kurarsa ya da bir partinin başına geçerse durum değişebilir. Tıpkı AKP’nin iktidara geldiği zamanlar gibi.
Emeklinin durumu ortada da, esnaf kan ağlıyor. Döviz, altın almış başını gitmiş, gitmeye de devam ediyor. Enflasyon canavarı her ay kendini daha yakından hissettiriyor. Ayda 17 bin lira alan bir emekli kendini yönetenlerden memnun olabilir mi? Ayakta zor duran neredeyse her gün denetim geçiren esnaf kendini yönetenlerden memnun olabilir mi?
Hayır.
Birde bunların üzerine sadece size muhalefet diye gözaltına alınan siyasetçiler, sanatçılar olunca Halkın aklına şu soru geliyor, “Size yakın herkes sütten çıkmış ak kaşık tertemizler ama size uzak olanlar kirliler.” Olmaz kardeşim bu mümkün değil. Bu ne vicdana nede mantığa uymuyor. Ankara’yı parsel parsel sattın diye siyasette güçlü birinin söylediği laf ciddiye alınıp iktidar belediye başkanı için soruşturma açılmıyor, öte yandan sıradan bir vatandaşın lafı ciddiye alınıp muhalefet belediye başkanları için soruşturma açılıyor.
Ya da iktidara yakın bir gazeteci için soruşturma açılmıyor ama muhalefet bir gazeteci için soruşturma açılıyor. En sonunda da birçok iktidara uzak gözüken sanatçı, uyuşturucu kullanma nedeniyle gözaltına alınıyor. Bakın ben gözaltına alınmamalı demiyorum, ben sanki gözdağı verilmek ister gibi gözaltına alınma şekillerin yanlış olduğunu diyorum. Sabahın altısında evlerine baskın yapılıp kameralar eşliğinde sanki teşhir edilircesine alınmalarını doğru bulmuyorum. Bu insanları seversiniz sevmezsiniz ama kendilerince hayranları olan sanatçıları bu şekilde teşhir ederek gözaltına almanız doğru değil nitekim birçoğunda yapılan testler negatif çıktı. İnanları uyuşturucu kullanıyormuş algısı yaratmak hak mı? Yazık değil mi? Bu insanların aileleri var çocukları var anne babaları var.
Davet edersiniz emniyete gerekeni o şekilde yaparsınız. Kameralar önünden sıra sıra geçirerek gözaltına alınmalarının mantığı ne?
İktidara yakın bir tane belediye başkanı, bir tane gazeteci, bir tane sanatçı tutuklanmazken muhalefete yakın siyasetçiler gazeteciler sanatçılar tutuklanıyor ya da gözaltına alınıyor. Buda halka çok inandırıcı gelmiyor.
Benden size tavsiye halk bunları görüyor.
Bir çift lafımda her dönemin adamı gazeteci Ahmet Hakan’a. Ne demişti Ahmet Hakan?
"Operasyona konu olan ünlülerin bazıları için şunu söyleyebilirim. O çılgınlıklar, o konuşmalar, o tuhaflıklar... Mutlaka bir madde kullanımı gerektiriyor gibiydi. Normal şartlar altında o kafaya ulaşmaları neredeyse imkânsızdı"
Ne oldu dönemlerin adamı Ahmet Hakan?
Gerçi testleri negatif çıkan İrem Derici sana cevabı vermiş.
"Midemi bulandırıyorsun Ahmet. Şu sonuçlar gelsin de sana da dava açayım"
