Meşru Olan Yolsuzluk

İster istemez "Bize ne oluyor" diye kendimizi hesaba çekme ihtiyacı duyuyoruz. Söz konusu yolsuzlukların özellikle CHP'li belediyelerde gündeme gelmesi akla "acaba bu bir yıpratma hareketi mi' diye soru işaret bırakıyor. Yaşanan skandal olayların doğru olup olmadığı veya iktidarın muhalefeti yıpratmak ve kaybolan itibarını CHP üzerinden yeniden kazanmak gibi bir hesabı olup olmadığı beni ilgilendirmiyor ve tutuklanan belediye başkanlarını savunmak gibi bir derdim de yok. Ama, adaletin ayaklar altına alındığı ülkelerde mutlaka "Beka" sorunu olacaktır ve benim derdim de; ülkemizde bu sorunun yaşanmaması ile ilgilidir. Yasal cezai hükümlerin zayıf olanlara uygulanıp zengin veya itibarlı olanlara uygulanmadığı ortamlar o ülkenin yok oluş sebebidir. Bu nedenle bir yanlış eylem iktidara helal ve muhalefete haram olarak kabul edilemez. Muhalif belediye başkanlarının hataları horoz yapılıp öttürülür iken, İktidar ortağı belediyelerde yapılan yolsuzlukların kuluçkaya yatırılması ülkemiz ve neslimizin geleceği için son derece tehlikelidir. Daha önce iktidara ait ona yakın Belediye Başkanı görevden alındı ve hiç birisi hakkında bir hukuki soruşturma yapılmadı veya yapıldı ise duyulmadı. Hatta yine yıllar önce dört Bakan görevden alındı, bazıları "Ne olur bizi Yüce Divana sevk etmeyin" diye gözyaşı döktü, biri de "Biz bu kararları beraber aldık, neden yalnız ben suçluyum" dedi. Onlar TBMM de aklanarak Yüce Divana gitmekten kurtarıldılar. Bu gerçekler ortada iken, hukukun sadece muhalif olan tarafa işletilmesi ülkemizin geleceği için endişe vericidir. Başta ifade ettiğim gibi amacımız yolsuzluğa adı karışanları savunmak veya onları aklamak değil, ülkemizin bekası için yasal cezai hükümlerin herkese eşit olarak uygulanmasıdır. Siyasi ahlâk seviyesinin böylesine değer kaybettiği bir ortamda, yolsuzluk haberlerinin doğru olup olmadığı hususu bile kafalarda soru işareti bırakıyor ise vay halimize!