Geçen hafta kaleme aldığım "Önce Ahlâk ve Maneviyat" başlıklı yazıma; Milli Görüş hareketinin defalarca bölünmesini gerekçe göstererek bazı kardeşlerimiz "Milli Görüş önce kendi içinde nefis muhasebe yapmalı" şeklinde eleştiri yapmışlar.
Bu son derece doğru bir eleştiri. Çünkü üç çeyrek asırlık siyasi hayatında defalarca bölünmek böyle bir soruyu haklı hale getiriyor. Aslında kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkesin nefsini hesaba çekmesi gerekir. Bu nedenle bizler de birşeyler yazar veya söylerken öncelikle kendimizi hesaba çekeriz. Ancak, Milli Görüşün bölünme sebeplerini değerlendirmek için büyük resmi sağlıklı okumak gerekir.
Dünyadaki gücü ve sayısal çokluğu üstün tutan mevcut sömürü düzenini değiştirip, yerine adil bir düzen kurmak isteyen Milli Görüş hareketine; mevcut düzenden nemalanan siyasi veya resmi çıkar çevrelerinin düşmanca duruşları ve toplumun onların etkisinde hareket ettiği düşünülünce, bu çizgide siyaset yapmanın ne kadar zor olduğu anlaşılır. Bu zorluğu iyi anlamak için Milli Görüş partilerinin devlet tarafından dört defa hukuka aykırı olarak kapatılması ve dik durma sorunu yasayan omurgasızlar tarafından defalarca bölünmesi Milli Görüşçü olarak kalmanın ne kadar zor olduğunu göstermeye yetiyor olsa gerek. Milli Görüşün önünü kesmek için uygulanan baskı ve zulme dayanma gücü olmayanlar her zaman bahane üretirler. Mesela Fatih bey "Beni Genel Başkan yapmadılar" diye Milli Görüş hareketini böldü. Peki, Genel Başkanlık makamına getirildiği halde Numan bey niye ayrıldı? İşte büyük resmi göremeyenler bunun cevabını veremezler.
Milli Görüşçü olmak ve bu çizgide sabit kadem dimdik durabilmek nasip işidir. Nasibi olmayanlar sudan sebepleri bahane ederek sağa sola savrulurlar. Buna bizlerin mani olmamız mümkün degil. Çünkü bu tamamen bir nasip meselesidir. Allah (.c.c.) sevgili Peygamberimize bile: "Sen dilediğini hidayete erdiremezsin ancak, Biz dilediğimizi hidayete erdirir, dilediğimizi gaflette bırakırız", "Senin görevin sadece tebliğ etmek" derken, bizlerin bundan öte bir iddiamız olamaz. Bizler kardeşlerimize bazı hatırlatma yaparken amacımız; hesap gününde ikaz görevini yerine getirdiğimize dair elimizde bir belge olsun istiyoruz, hepsi o kadar.
Aslında Milli Görüşçü olduğunu iddia edenlerden, hakiki anlamda Milli Görüşçü olanları Saadet Partisinde tutan şey; Milli Görüş lideri Merhum Erbakan Hoca'nın verdiği mesajları doğru okumaları ve büyük resmi görmüş olmalarıdır. Bu da tamamen Allah'ın (c.c.) nasip işidir.
