Vizyon Kuyumcu

Türk Devletleri ve Etnisite: VII

Gündem 19.03.2025 - 22:35, Güncelleme: 19.03.2025 - 22:35
 

Türk Devletleri ve Etnisite: VII

Türk topluluklarının içerisinde beyaz tenli, sarışın, mavi gözlü ve çengel burunlu olduğu pek çok kaynak tarafından teyit edilen Kıpçaklar,

“Türk topluluklarının içerisinde beyaz tenli, sarışın, mavi gözlü ve çengel burunlu olduğu pek çok kaynak tarafından teyit edilen Kıpçaklar, bu antropolojik özellikleriyle genelde esmer, siyah saçlı, ela gözlü, düz ve ince burunlu Gürcülerden kolayca ayırt edilebilir.”[1] Türkiye ve Gürcistan, komşu iki ülke olarak, yakın ve sıcak ilişkiler içerisinde bulunmak zorundadır. Tarih boyunca da Türk-Gürcü ilişkilerinde ciddî sıkıntı yaşanmamıştır. İlişkilerin olumsuz gelişmelere sahne olduğu dönem, Stalin’e bağlıdır. Stalin bir yandan Doğu Karadeniz illerini isterken diğer yandan Boğazlar üzerinde söz sahibi olmak istemiştir. Bu amaçla, Gürcistan’da bulunan Ahıska (Mesket) Türklerini sürgüne yollarken; kalan Kıpçaklar’a din ve kimlik değiştirmeye çalışmıştır. Bu faaliyetler günümüzde dahi devlet politikası olarak devam etmektedir. En tipik örneği, 1954’te kabul edilen (Stalin’in ölümünden hemen sonra) Özerk Acara Bölgesi’nin Bayrağı’dır. Acara bayrağı O yıllarda en az % 75’i Müslüman olan bölgenin bayrağına haç koymanın anlamı, ancak kasıtla açıklanabilir. Kaldı ki “Haç” figürü, Gürcistan Bayrağı’ndan aynen kopyalanmıştır. Gürcistan Bayrağı Bir de… Acaristan Bayrağına konan mavi-beyaz şeritlerin anlamı-gerekçesi nedir? Mavi beyaz şeritli bayrak, sadece Yunanistan’a aittir. Acaristan Bayrağı’ndaki mavi-beyaz şeritler, Yunanistan’a ve/veya Pontusçulara uzatılan şirinlik muskası mıdır? Yunanistan bayrağı Tüm bu şartlar altında: Gürcistan’ın geleceği ne olabilir? Bu noktada, Gürcistan açısından bir sorun bulunmaktadır. “Dinî esaslı bir devlet mi; yoksa  Ulus-Devlet mi olacaktır?” Gürcistan kendi sınırları içerisinde tüm Müslümanları Hıristiyanlaştırma gayreti içindedir. Devletin imkânlarını kullanarak, oldukça yol almışlardır. Ancak bu çalışmaların, iki aşamalı bir planın parçası olduğu açıktır. Zira Kafkasya gibi Feodal yapıların hâkim olduğu bölgede, din esaslı bir devletin yaşaması çok güçtür. Dahası din (Hıristiyanlık), sosyal yapının ihtiyaçlarına ve çağın gerçeklerine cevap verecek durumda değildir. Dolayısıyla din esaslı bir devletin uzun süre yaşaması mümkün değildir. Er geç etnik ayrışmalar gündeme gelecektir. Bu sebeple, din değiştirmelerin ardından Kartvelleştirme çalışmaları gelecektir. Ki, Türkiye’deki Gürcücülük akımının stratejisi de budur. Son dönemlerde, Türkiye’de Kartvelleştirme gayretleri, hızlandırılmıştır. Türkiye’deki çalışmalarında ise, Acara bölgesinden gelmiş tamamı Kıpçak kökenli olan kardeşlerimizi, Kartvel olduklarına ikna etmeye çalışmakta, bu insanlarımız arasında Kartvel dilini yaymaktadırlar. Acara göçmenleri kardeşlerimizin kullandığı Çveneburi lehçesinden söz edilmemektedir. Samsun’da ise, Gürcü lobisi oldukça aktiftir. En son olarak “Gürcü Kültür Evi” açıldı. Uzun zamandır dernekleşmeye çalışan grup, Çürüksu göçmenlerinden bir valinin Samsun’a atanmasıyla destek ve ivme kazandı. Açılan Gürcü Kültür Evi’nde,  (Haçlı) Gürcü Bayrağının asılı olduğu; mensuplarının Kartvel dilini gündelik hayata sokmaya çalıştıkları; hatta Türkçeyi dışladıkları anlatılmakta… Dahası… Batum göçmeni bir arkadaşım (çok sıkı bir Türk milliyetçisidir) evinde Gürcistan ve Türk bayraklarının asılı olduğunu, “haç”tan rahatsızlık duymadığını ifade etti. Tartışmamak için sustum; düşündüm. On yıl sonra çocukları soracaklar: “Baba, bizim evimizde niye haç asılı?” Cevap verecek: “O bizim eski (?) devletimizin bayrağı.” (veya O, da bizim devletimiz-bayrağımız) Yeğenlerim tekrar soracak: “Biz eskiden Hıristiyan mı idik?” Ne cevap verilirse verilsin, bu soru, o çocukların kaybına giden yolun girişi olacaktır. Sonra günümüzde başlayan propagandalar daha da yoğunlaşacaktır. “Rize Pazar’dan Gürcü olmadığını savunan bir kişinin, Trabzon’dan başka bir kişinin, hatta Erzurum’daki bazı kişilerin Gürcü genlerini taşıdıkları” söylenecek ve siz Türk değil Kartvelsiniz denecek. [2] Kimse sormayacak, “Ya o dediğiniz Gürcü geni nasıl bir şey? Hani hep Türk milliyetçilerini ırkçılıkla suçlardınız; siz genetik ırkçılığa mı başladınız?” “Gürcü geni” demişsiniz ya; ben size onu da anlatayım. En son genetik haplotiplerin oluşması MÖ 12.000’leri buluyor. O zamanlar dünyada hiçbir milliyet oluşumunu tamamlamamıştır. Kafkasya’ya gelince: Hind Avrupa kökenli insanlar bu bölgeden sayısız kereler geçmiş. Kalıntıları feodal kabileler halinde yaşamaya devam etmişler MÖ 8. yy’dan itibaren bölgeye Kimmerler, İskitler (Sakalar), Hunlar, Avarlar, Hazarlar hâkim olmuşlar. Kafkaslara millet kavramını da onlar getirmişler. Bu süreç zarfında Kartvel nüfusu hiç bir zaman bir milyonu aşmamış. On ikinci asrın başlarında, Gürcü kralı IV. Davit Kıpçak Hanı Atrak’ın kızı ile evlenmiş. Kıpçaklar tahmini 400.000 kişilik bir grup olarak gelip güney ve güneybatı sınırlarına yerleştirilmiş. O dönemde Kartvelleri Kıpçak askerler korumuş. Hatta yaklaşık beş bin civarında genç ve güçlü delikanlıları Tiflis’e götürerek nuhafız yapmışlar. O, beş bin genç kimlerle evlendi; kimlere damat-dede oldu dersiniz? (O yıllarda Kafkasya’nın toplam nüfusu en fazla 1.5 milyon olup; Gürcistan’ın nüfusu ise 200-250 bin civarında olmalıdır.) Azerbaycanlı şair Aliağa Vahid (1895-1965), mizahi şiirinde şöyle denmişti: “Alasan Rus qızını üst başını çısti eder, Alasan Ermeni qızın milletiyle dost eder, Alasan Gürcü qızın gece-gündüz mest eder.” Bizim beş bin civanın, Tiflis’te Kartvel kızları ile evlenerek mest oldukları tarihi bir gerçek. Sonrası, kendileri tarihin sayfalarına göçerken; genlerini “Kartveliz” diyen torunlarına miras bıraktılar. Dolayısıyla… Gürcü geninden bahsedenlere karşı; Kartvellerdeki Türk genetik izlerini araştırmalarını istemek hakkımızdır. Gelelim Gürcistan’daki gen analizlerine: 2009’da yapılan bir çalışmada Gürcülerin, en yüksek oranda Haplogrup J2 (% 31.8), sonra sırasıyla G (30.3%), R1a (% 10.6) ve R1b (% 9.1)’ ye mensup oldukları tespit edilmiş. Yahudiler bu konudaki araştırmalarında oldukça ileri gitmişlerdir. Geliniz bir de onların genetiğine bakalım: J1 % 17-24,  J2 % 15-23, G  % 7, R1b % 11, R1a % 7-12 Yahudilerin milletleşmesi Gürcülerden çok eski olduğuna göre, bu genetik benzerlik, “Nebukadnezar’ın sürgünü”ne bağlı olabilir mi? Öyle düşündürmekte.. Böyle bir genetik benzerlik söz konusu ise… Bulunduğu iddia edilen Gürcü geni hangisidir? Sakın Yahudilerden gelen olmasın veya bizim civanlardan kalan? Zira son zamanlarda Yahudilerin tüm milletlerle akraba olduklarına dair hikâye anlatanlar çoğaldı. Bu genetik masalı anlatan kişi E.Ş. isimli bir şahıs. Hakkında ulaşılan bilgiler güvenilmez olduğunu göstermektedir. Tarama motorlarında çıkan özgeçmişi ise, başkasına aittir. Devam edeceğiz.   [1] Prof. Dr: İbrahim Tellioğlu, “Tarih Boyunca Karadeniz”, Serander Yayınları, Trabzon, 2015, s 354 [2] Bu haber sosyal medyada bir yazar tarafından kullanılmıştır.
Türk topluluklarının içerisinde beyaz tenli, sarışın, mavi gözlü ve çengel burunlu olduğu pek çok kaynak tarafından teyit edilen Kıpçaklar,

“Türk topluluklarının içerisinde beyaz tenli, sarışın, mavi gözlü ve çengel burunlu olduğu pek çok kaynak tarafından teyit edilen Kıpçaklar, bu antropolojik özellikleriyle genelde esmer, siyah saçlı, ela gözlü, düz ve ince burunlu Gürcülerden kolayca ayırt edilebilir.”[1]

Türkiye ve Gürcistan, komşu iki ülke olarak, yakın ve sıcak ilişkiler içerisinde bulunmak zorundadır. Tarih boyunca da Türk-Gürcü ilişkilerinde ciddî sıkıntı yaşanmamıştır.

İlişkilerin olumsuz gelişmelere sahne olduğu dönem, Stalin’e bağlıdır.

Stalin bir yandan Doğu Karadeniz illerini isterken diğer yandan Boğazlar üzerinde söz sahibi olmak istemiştir. Bu amaçla, Gürcistan’da bulunan Ahıska (Mesket) Türklerini sürgüne yollarken; kalan Kıpçaklar’a din ve kimlik değiştirmeye çalışmıştır. Bu faaliyetler günümüzde dahi devlet politikası olarak devam etmektedir. En tipik örneği, 1954’te kabul edilen (Stalin’in ölümünden hemen sonra) Özerk Acara Bölgesi’nin Bayrağı’dır.

Acara bayrağı

O yıllarda en az % 75’i Müslüman olan bölgenin bayrağına haç koymanın anlamı, ancak kasıtla açıklanabilir. Kaldı ki “Haç” figürü, Gürcistan Bayrağı’ndan aynen kopyalanmıştır.

Gürcistan Bayrağı

Bir de…

Acaristan Bayrağına konan mavi-beyaz şeritlerin anlamı-gerekçesi nedir?

Mavi beyaz şeritli bayrak, sadece Yunanistan’a aittir.

Acaristan Bayrağı’ndaki mavi-beyaz şeritler, Yunanistan’a ve/veya Pontusçulara uzatılan şirinlik muskası mıdır?

Yunanistan bayrağı

Tüm bu şartlar altında: Gürcistan’ın geleceği ne olabilir?

Bu noktada, Gürcistan açısından bir sorun bulunmaktadır. “Dinî esaslı bir devlet mi; yoksa  Ulus-Devlet mi olacaktır?”

Gürcistan kendi sınırları içerisinde tüm Müslümanları Hıristiyanlaştırma gayreti içindedir. Devletin imkânlarını kullanarak, oldukça yol almışlardır. Ancak bu çalışmaların, iki aşamalı bir planın parçası olduğu açıktır. Zira Kafkasya gibi Feodal yapıların hâkim olduğu bölgede, din esaslı bir devletin yaşaması çok güçtür. Dahası din (Hıristiyanlık), sosyal yapının ihtiyaçlarına ve çağın gerçeklerine cevap verecek durumda değildir. Dolayısıyla din esaslı bir devletin uzun süre yaşaması mümkün değildir. Er geç etnik ayrışmalar gündeme gelecektir.

Bu sebeple, din değiştirmelerin ardından Kartvelleştirme çalışmaları gelecektir. Ki, Türkiye’deki Gürcücülük akımının stratejisi de budur.

Son dönemlerde, Türkiye’de Kartvelleştirme gayretleri, hızlandırılmıştır.

Türkiye’deki çalışmalarında ise, Acara bölgesinden gelmiş tamamı Kıpçak kökenli olan kardeşlerimizi, Kartvel olduklarına ikna etmeye çalışmakta, bu insanlarımız arasında Kartvel dilini yaymaktadırlar.

Acara göçmenleri kardeşlerimizin kullandığı Çveneburi lehçesinden söz edilmemektedir.

Samsun’da ise, Gürcü lobisi oldukça aktiftir. En son olarak “Gürcü Kültür Evi” açıldı. Uzun zamandır dernekleşmeye çalışan grup, Çürüksu göçmenlerinden bir valinin Samsun’a atanmasıyla destek ve ivme kazandı.

Açılan Gürcü Kültür Evi’nde,  (Haçlı) Gürcü Bayrağının asılı olduğu; mensuplarının Kartvel dilini gündelik hayata sokmaya çalıştıkları; hatta Türkçeyi dışladıkları anlatılmakta…

Dahası…

Batum göçmeni bir arkadaşım (çok sıkı bir Türk milliyetçisidir) evinde Gürcistan ve Türk bayraklarının asılı olduğunu, “haç”tan rahatsızlık duymadığını ifade etti. Tartışmamak için sustum; düşündüm.

On yıl sonra çocukları soracaklar: “Baba, bizim evimizde niye haç asılı?”

Cevap verecek: “O bizim eski (?) devletimizin bayrağı.” (veya O, da bizim devletimiz-bayrağımız)

Yeğenlerim tekrar soracak: “Biz eskiden Hıristiyan mı idik?”

Ne cevap verilirse verilsin, bu soru, o çocukların kaybına giden yolun girişi olacaktır.

Sonra günümüzde başlayan propagandalar daha da yoğunlaşacaktır.

“Rize Pazar’dan Gürcü olmadığını savunan bir kişinin, Trabzon’dan başka bir kişinin, hatta Erzurum’daki bazı kişilerin Gürcü genlerini taşıdıkları” söylenecek ve siz Türk değil Kartvelsiniz denecek. [2]

Kimse sormayacak, “Ya o dediğiniz Gürcü geni nasıl bir şey? Hani hep Türk milliyetçilerini ırkçılıkla suçlardınız; siz genetik ırkçılığa mı başladınız?”

“Gürcü geni” demişsiniz ya; ben size onu da anlatayım.

En son genetik haplotiplerin oluşması MÖ 12.000’leri buluyor. O zamanlar dünyada hiçbir milliyet oluşumunu tamamlamamıştır.

Kafkasya’ya gelince: Hind Avrupa kökenli insanlar bu bölgeden sayısız kereler geçmiş. Kalıntıları feodal kabileler halinde yaşamaya devam etmişler MÖ 8. yy’dan itibaren bölgeye Kimmerler, İskitler (Sakalar), Hunlar, Avarlar, Hazarlar hâkim olmuşlar. Kafkaslara millet kavramını da onlar getirmişler. Bu süreç zarfında Kartvel nüfusu hiç bir zaman bir milyonu aşmamış. On ikinci asrın başlarında, Gürcü kralı IV. Davit Kıpçak Hanı Atrak’ın kızı ile evlenmiş. Kıpçaklar tahmini 400.000 kişilik bir grup olarak gelip güney ve güneybatı sınırlarına yerleştirilmiş. O dönemde Kartvelleri Kıpçak askerler korumuş. Hatta yaklaşık beş bin civarında genç ve güçlü delikanlıları Tiflis’e götürerek nuhafız yapmışlar. O, beş bin genç kimlerle evlendi; kimlere damat-dede oldu dersiniz? (O yıllarda Kafkasya’nın toplam nüfusu en fazla 1.5 milyon olup; Gürcistan’ın nüfusu ise 200-250 bin civarında olmalıdır.) Azerbaycanlı şair Aliağa Vahid (1895-1965), mizahi şiirinde şöyle denmişti:

“Alasan Rus qızını üst başını çısti eder,

Alasan Ermeni qızın milletiyle dost eder,

Alasan Gürcü qızın gece-gündüz mest eder.”

Bizim beş bin civanın, Tiflis’te Kartvel kızları ile evlenerek mest oldukları tarihi bir gerçek.

Sonrası, kendileri tarihin sayfalarına göçerken; genlerini “Kartveliz” diyen torunlarına miras bıraktılar.

Dolayısıyla…

Gürcü geninden bahsedenlere karşı; Kartvellerdeki Türk genetik izlerini araştırmalarını istemek hakkımızdır.

Gelelim Gürcistan’daki gen analizlerine:

2009’da yapılan bir çalışmada Gürcülerin, en yüksek oranda Haplogrup J2 (% 31.8), sonra sırasıyla G (30.3%), R1a (% 10.6) ve R1b (% 9.1)’ ye mensup oldukları tespit edilmiş. Yahudiler bu konudaki araştırmalarında oldukça ileri gitmişlerdir. Geliniz bir de onların genetiğine bakalım: J1 % 17-24,  J2 % 15-23, G  % 7, R1b % 11, R1a % 7-12

Yahudilerin milletleşmesi Gürcülerden çok eski olduğuna göre, bu genetik benzerlik, “Nebukadnezar’ın sürgünü”ne bağlı olabilir mi?

Öyle düşündürmekte..

Böyle bir genetik benzerlik söz konusu ise…

Bulunduğu iddia edilen Gürcü geni hangisidir? Sakın Yahudilerden gelen olmasın veya bizim civanlardan kalan? Zira son zamanlarda Yahudilerin tüm milletlerle akraba olduklarına dair hikâye anlatanlar çoğaldı.

Bu genetik masalı anlatan kişi E.Ş. isimli bir şahıs. Hakkında ulaşılan bilgiler güvenilmez olduğunu göstermektedir. Tarama motorlarında çıkan özgeçmişi ise, başkasına aittir.

Devam edeceğiz.

 

[1] Prof. Dr: İbrahim Tellioğlu, “Tarih Boyunca Karadeniz”, Serander Yayınları, Trabzon, 2015, s 354

[2] Bu haber sosyal medyada bir yazar tarafından kullanılmıştır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve samsunetikhaber3.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.