Bayramlarımızın Kıymeti
Bayramlarımızın Kıymeti
Sevgili okuyucularım, hepinizin mübarek Kurban Bayramınızı kutluyorum.
Sevgili okuyucularım, hepinizin mübarek Kurban Bayramınızı kutluyorum.
Bayramda küsler barışır, tatlılar yenir, deyim yerindeyse her şey tatlıya bağlanır. Bayramların güzelliklerinden birisidir bu durum. Ben küçükken bayramların sadece okulların tatil olması anlamına geldiğini zannederdim. Ama bayramların özünü araştırdıkça hiçte öğle olmadığını anladım. Bayramlar hoşgörülerin yoğunlaştığı zamanlardır, kırgınlıkların sona erdiği zamanlardır, yardımlaşmanın en üst safhada olduğu anlardır. Tatlı yiyip tatlı konuştuğumuz zamanlardır.
İnsan kendini geliştirmek için okur, araştırır, çalışır çabalar; buna paralel olarak kazancı artar, ufku genişler ve ilerleme kaydeder. Biz bunu hep böyle biliriz.
Birde madalyonun öteki yüzü var. Yukarıda yazdıklarımın hepsini yaparsınız, ama işler tersine gider, istediğiniz kazancı elde edemeyebilirsiniz, bildiğin öğrendiğin bilgilerin sandığınızdan daha fazla olduğunu araştırdıkça ve okudukça anlarsınız. Okudukça araştırdıkça ne kadar eksiğinin olduğunu ve ne kadar cahil olduğunu anlarsınız. İşte bu nokta sizin için nirengi noktasıdır. Bu noktaya geldiğinizde ne kadar çok eksiğinizin olduğunu anladığınızda sizin için geriye dönüş başlamıştır. İleri gitmek isterseniz önce geriye gitmeniz gerekir. Geride anlayamadığınız çözemediğiniz düğümleri çözdükten sonra ileri gitmeye başlarsınız. Benim bir zamanlar bayramların yalnızca okulların tatil olduğunu bilmem gibi ama bayramların özünü araştırdıkça bayramlar konusunda ne kadar cahil olduğumu anlamaya başladım.
Bu durum şuna benzer, uyandınız ve işe gitmek için hazırlık yapıyorsunuz. Gömleğinizi giymeye başladınız. En alttaki gömleğin düğmesini yanlış bir yerden iliklemeye başlarsanız yaptığınız hatayı ancak gömleğin en üst düğmesine geldiğinizde anlarsınız. Sonra sil baştan bütün tekrar iliklediğiniz düğmeleri çıkarır yeniden başlarsınız. Keşke hayatta yapılan hatalardan kurtulmakta yanlış iliklenen gömleği tekrar doğru bir şekilde iliklemek kadar kolay olsa.
Bayramların güzelliği de böyledir. İnsanlar hırslanır, hırslanmak güzeldir. İlerlemeni hızlandırır. Para kazanma arzusu yeri geliyor dostlukların kaybolmasına sebep olabiliyor. Büyük şehirlerde hızlı yaşantı, (trafik, uzun sayılabilecek mesailer, görmediğimiz ya da kanıksadığımız gürültüler (motor sesleri, korna sesleri, bağırış çağırışlar) hava kirliliği, birden fazla iş yapmaya çalışmak vs.) Bütün bunlar bizi birbirimizden yavaş yavaş ayırıyor. Sonrasında makineleşiyoruz.
Bayramlar; bizi birbirimizden ayıran değerlerden, uzaklaşmamızı sağlayan hayat kavgasından, akrabalarımızdan uzaklaşmamıza, bir nebze olsun ara verdiriyor. Hayatımız film şeridi gibi hızlı çekim akıp gidiyor ama bayramlar bizim film şeridi gibi akan zamanımıza reklam arası verdiriyor.
Yoğun ve tempolu hayat bizi yalnızlaştırıyor, kazanma arzusu, bir yerlere ulaşma arzusu, yoğun iş temposu atalarımızın elde ettikleri güzelliklerin yok olmasına sebep oluyor. Makineleşiyoruz, yollarda giderken kimse kimseye bir günaydın bile demiyor. Sonunda başıma gelen en acı tablo ile karşılaşıyoruz. Umarım sizin başınıza gelmez bu olay.
Yolda gidiyordum, sabahın erken saati, karşıdan bir adam geliyordu. Ona baktım ve “Günaydın” dedim. Karşımdaki adamın bana günaydın diyeceğini sanıyordum. Bana dikkatlice baktı, sonrasında şu soruyu sordu. “TANIŞIYOR MUYUZ?…”
Bu “Tanışıyor muyuz? “
Sorusu geldiğimiz son nokta.
Bayramlarımızın kıymetini bilelim, bayramlar nerede hata yaptığımızı gösteren değerlerdir. Bizi biz yapan insan olduğumuzu yardımlaşmanın hat safhada olduğu anlardır. Hayatımız film şeridi gibi akıp gidiyor, bayramları reklam arası olarak kullanmayalım. Rol aldığımız filmde reklam arası gibi kullanmayalım, yaşantımıza sindirelim.
Son noktaya gelindiğinde çok geç olabilir. O noktaya geldiğimizde yanlış iliklenen gömleğin iliklerini düzenlemek kadar kolay olmaz.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.