Siyaset; topluma, milli ve manevi değerlere hizmet ederek Allah (c.c.) rızasını kazanmak için yapılır.
Bunun dışında hak ve hukuka riayet edilmeden yapılan siyasi eylemler en hafif ifade ile çıkarcılık olur. Altı Yüz seneden fazla üç kıtaya adaletle hükmeden asil bir milletin neslinin asli görevi; milli ve manevi değerlere sahip çıkmak, o değerleri yaşamak/yaşatmak ve bu kültürü gelecek nesillere aktarmak olmalıdır. Yani hakiki anlamda siyasetçinin birinci derece görevi; geçmişten teslim aldığı milli ve manevi değerleri tahrif ve deforme etmeden gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde taşımak olmalıdır. Bir siyasi oluşumun veya siyasetçinin başarısı ancak milli ve manevi değerlerine sadakati ile ölçülür.
Her siyasi oluşum veya siyasetçi, milletine hizmet edebilmek için seçimlerde başarılı olup iktidara gelmek ister. Ancak seçim kazanmak siyasetçinin birinci önceliği olmamalıdır. Asıl olan seçim kazanarak kişileri iktidara taşımak değil, inanç değerlerini iktidar yapabilmektir. Hizmet edebilmenin en etkin alanı iktidar olmaktır. Ancak, birinci önceliği iktidara gelmek olanların; küresel güçlere nasıl teslim oldukları, milli ve manevi değerlere nasıl arkalarını döndükleri de ortadadır. İradelerini küresel güçlere teslim ederek iktidar olanların muktedir olamadıkları da yakinen bilinmektedir.
Diyanet İşleri eski Başkanımız Merhum Prof. Lütfü Doğan Hoca; "Siyaset peygamber mesleğidir. Siyasette bir saat adaletle hükmetmek yüz yıllık ibadete bedeldir" derdi. Bu nedenle siyasetle ilgilenen tüm Müslüman kardeşlerime; Peygamber mesleği şuuru ile hareket etmeleri dilek ve temennilerimle.
