Hakk merkezli davaları savunmak tarihin her döneminde çok zor olmuştur.
Hakkın hakim olması menfaatleri ile ters düşen ve bozuk düzenden nemalanan çıkar çevreleri adil bir düzenin tesis edilmesinden rahatsız olurlar. İktidarı ve gücü elinde bulunduranlar, haksız çıkarlarını devam ettirebilmek için adaletli bir düzenin gelmesini istemezler ve buna engel olmak üzere akla ziyan her türlü hileleri yapar ve tuzak hazırlarlar. İnsanlığa iki cihan saadeti için gönderilen Peygamberlere reva görülen muameleler Hak davayı savunmanın ne kadar zor olduğunu anlatmaya yetiyor olsa gerek.
Siyasi alanda da bu husus aynen böyledir. Hakk ve Adaleti siyasetin merkezine alan siyasi oluşumlar, peygamberler ile aynı kaderi paylaşırlar. Bir siyasi oluşumun siyasi çizgisinin doğru olup olmadığını anlamak için o yapıya reva görülen muameleye bakmak yeterli olacaktır. Eğer bir siyasi oluşumun tarihi, peygamberlerin hayat hikayeleri ile örtüşüyor ise çizgisi Haktır ve yolu doğrudur.
Milli Görüş hareketinin siyasi partilerine ve Merhum lideri Erbakan Hoca'ya reva görülen zulme bakınca, bu siyasi hareketin; Nebilerin hayatları ile bire bir örtüştüğü görülür. Bu harekete uygulanan zulme; adamlık sorunu olan, dik duramayan ve kendisine sunulan makam ve imkanlara tamah sorunu yaşayanlar tahammül edemezler ve sıraları gelince ihanet ederler. Özetle, zihinde sanal güçlere teslim olanlar ve dünyayı ahirete tercih edenler; Hak merkezli davanın adamı olamazlar. Bu nedenle kimi kaçar gider ve kimi de başka mecralara göçer gider. Geriye zorluklara karşı mücadele etmek için yüreği yetenler kalır.
Tabansız çıkarcılara, yüreksiz döneklere, dünyayı ahirete tercih eden iki yüzlülere inat; Allah (c.c.) yolunda azim ve sabırla mücadele eden koca yürekli mücahitlere selam olsun.
