Zulme ortak olan toplumların vebali çoğu kez, gelecek nesilleri de etkiler. Ortadoğu ülkelerinin üzerinden başta terör olmak üzere bela rüzgarları eksik olmuyor. Sebep şu veya bu gibi günlük nedenler olabilir ancak, bilinen gerçek bölgede fitne, kin ve düşmanlığın bitmemesi, kardeşin kardeşe düşman olmasının temelinde bölge insanlarının geçmişteki günah galerileri var.
Muaviye bin Yezit genç yaşta Halife olunca Şam halkına "Dedem Muaviye'ye siz yardım ettiniz ve binlerce Müslüman'ın ölümüne neden oldunuz. Sonra babam Yezid'e destek verdiniz, o ise Peygamberin torununu öldürdü." diyerek gelecekte bu yanlışlara izin vermeyeceğini dair bir sinyal veriyor ancak, iki gece sonra yatağında ölü bulunuyor. Başı dertten kurtulamayan Ortadoğu ülkelerinin; Muaviye ve Yezid'in zulümlerine ortak olmaları ve daha sonra da Osmanlı'ya ihanet ettikleri gerçeği yatıyor.
Onlar öyle yaptı, ya biz ne yaptık denilebilir. Fazla kafa yormaya gerek yok. Hilafeti biz kaldırdık. Sonra, Allah (c.c.) bizlere; Hz. Peygamberin izinde yürümeyi vazgeçilmez prensip olarak benimseyen, karşısına çıkarılan Binbir zorluk ve güçlüğe rağmen duruşundan asla taviz vermeyen Prof. Dr. Necmettin Erbakan gibi bir dünya lideri gönderdi. Biz ise ona akıl almaz zorluklar çıkardık. Onun toplum ile ilişkisini kesmek için her türlü zulmü yapmaktan geri durmadık. Onu siyasi hayatı boyunda savunma yapma zorunda bıraktık.
* Abdestsiz namaz kılıyor, Cuma namazını iki yerde kıldı dedik.
* Cezalarla defalarca yolunu kestik,
* Partilerini defalarca hukuki olmayan yollarla kapattık.
* İlmi çalışmalarına engel olduk. Batı standartlarının üzerinde ürettiği yüzde yüz yerli ve milli motora, standartlara uygun değil diye ruhsat vermedik.
* Yetmedi, bünyesindeki omurgasızlar eli ile Milli Görüşü defalarca böldük .
Şimdi günah galerimiz bu kadar yüklü iken, aklımızı başımıza alıp geçmişin muhasebesini yapmadan terörün baş aktörleri ile "Terörsüz Türkiye" formülü arıyoruz.
Millet olarak Allah'a (c.c.) Tevbe edersek ve Milli Görüş camiasından özür dilersek neden olmasın.
