Siyaset ve Politika
Siyasette, kurallar dini temeller üzerine bina edilir. Güzel ahlâk, iyilik, doğruluk, dürüstlük, adalet gibi güzellikler siyasetin vazgeçilmez değerleridir. Kısaca, inancımızın güzel ahlâk ile ilgili tüm nitelikleri siyasetin vazgeçilmez değeridir. Siyasetçi basiret sahibidir, dünü ile bugünü asla çelişki arz etmez. Geçmişi ile çelişki arz eden tutum ve davranış içinde olan asla siyasetçi olarak kabul edilemez. Önceleri siyasi itibar kazanmak için övgüler yağdırdığı kişi veya değerlere daha sonra karşı olmak; o şahsın tutarsızlığı ve kişilik bozukluğu olarak algılanır. Bu nedenle siyasetçi; aynen Milli Görüş lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocada olduğu gibi Allah'ın (c.c.) belirlediği dini ölçüler ile hareket eder, o çizgiden taviz vermediği için yanılgıya düşmez, yalpa yapmaz.
Günübirlik yön ve fikir değiştiren birisi siyasetçi değil ancak, amaç için herşeyi mubah kabul eden politikacıdır. Çünkü politika; zamana, zemine ve şartlara göre yön değiştiren iki yüzlülerin mesleğidir. Politikacı, rüzgara göre hareket eden rüzgar gülü gibidir, ahlâki değerlere önem vermez, menfaatine göre yön değiştirir, her zaman sağa sola yalpa yapar, savrulur, çünkü omurgasızdır. İşte tarih boyunca İslâm dünyasının en büyük sorunu; siyasetçi ile politikacı arasındaki farkın fark edilememiş olmasıdır.
Özetle; Siyasette; Allah (c.c.) rızası ön plana alınarak topluma faydalı olmak, politikada ise, Suret'i Haktan görünerek dünyevi çıkar sağlamak öncelik arz eder. Siyasetçi dâvâsi için kendisini feda eder, politikacı ise menfaati için inanç değerlerini feda eder.
Allah'ın (c.c.), kendisini Müslüman olarak tanımlayan herkese, siyasetçi ile politikacı arasındaki farkı fark etme basireti vermesi ve siyaset yapanların yanında yer alma iradesi nasip etmesi dua ve dileklerimle.