Canım Sıkılıyor Dostlar-5
Siz bizim deli halimizi bilmezsiniz. Ölümüz şehadettir. Kalanımız zalime bela olur.
Bu yazı, beni sigaya çeken o kardeşime ithaf edilmiştir.
Bu yazı bir feryattır! Delilerin feryadıdır. Kepenek altında yatan Alperenlerin ayağa kalkışıdır. Düzene isyanın eşiğidir.
Hiç umudum yok ama inşallah muhatapları ders alırlar.
Yazarı bizim delilerden biri. Bu yazılanları “delinin saçması” değil; “velinin uyarısı” olarak kabul etmek gerekir.
Her cümlesine katılıyorum.
Metin içinde “üç nokta haline geçen kısımlar şahsıma yönelik olan veya kanuni sorun yaratabilecek olan veya akıllı telefonun yazarken karıştırdığı ifadelerdir.
“Sevgili hocam, haddim olmayarak … ben Türkçüyüm; Erzurumluyum. Hamal çocuğuydum. Ben cezaevine düştüğümde iki çocuğum vardı. Hep kendimi yetiştirmeye çalıştım şimdi ben size bir şey ispat etmek istiyorum ki: ülkücülerin okuma azmi ne kadardır? Siz Samsun’da bırakın Türkiye’de demiyorum ki … bakalım kitabınızı kaç kişi okumuş? …
Hocam bu bu kadar hafif değil emin olun değil ben size saygımı hiçbir zaman ifade edemedim Osman abim de bunu bana söylemişti.
Hocam emin ol senin kitabını bu camia okumadı. Hocam okumadı bu camia … Hocam bana bir … dokunsan 1000 isyan hissedersin. Ellerinden öpüyorum… Hocam daldık, bittik; bizi bitirdiler. Hocam, çocuklarıma ülkücülüğü anlatamıyorsam; Allah bizim belamızı versin.
…
Hocam ben öyle lafta Türkçü falan değilim ben dadaşım ben Türkçülüğün irfanını ilmini okumuşum.
Şimdi bana hiç kimse bir başkasını, Türkmen beyi olarak yutturamaz. Yıllarca mücadele ettim herkes beni hain bildi hocam ama dedim ki ben gerçek Türküm... Ermeni’dir sevgili hocam…
Yok şöyle kitap yazmış şunu yazmış bunu yazmış benim için önemli değil hocam.
Hocam biliyor musunuz ben 12 Eylül’de tutuklandığı zaman bir kızım bir oğlum vardı. Ben çocuklarıma hürriyetlerini veremedim; hocam veremedim. Şimdi o züppe benim biri bana ne anlatacak hocam ne anlatabilir? O Türkmen beyi bana ne anlatabilir? Hocam borçlusunuz. Biliyor musunuz bu milleti uyandırmadığınız için borçlusunuz.
Sevgili hocam benim bu isyanlarımdan sonra bir yazı yazarsın. Sen yemin ediyorum yazarsın ya soracağım ya yaz Allah aşkına yaz ya!
Ya hocam hiç küçük gece rahat uyuyamıyorsa bunun sebebi hocalar siz hocalarımızsınız kendinizde biraz suç arayın ne olur hocam.
Sevgili hocam yemin ediyorum … Allah’ına kadar ağlıyorum söz veriyorum; ağlayacağım. Bakalım yazacak bir adam var mı? Bir ülkücü var mı bir suçu var mı bakalım hocam bakalım; ne olur bakalım ya!
Hocam ellerinden öpüyorum ya beni affet benim … çok hasta … hastanedeyiz onun için biraz çok kafam bozuk. Beni affet ne olur hocam ama harbiden o kadar kötü durumdayım ki… Ya hocam umudumu üzdüm umudumu…
Hocam sizin bu kadar talebiniz vardı talebelerinizin %10’u dinleseydi bu ülke bu duruma düşer miydi hocam düşer miydi? Bana cevap verin ne olur.
Biz kimiz hocam? Biz kimiz? Biz kimiz, hocam?
Şimdi hocam benim iki kızım iki oğlum var çocuklarıma ben ülkücülüğü nasıl anlatayım onlara? Benim ülkücülük uğruna cezaevi yolunda ömür boyu beni istediler ben nasıl anlatayım nasıl deyim ki ülkücü liderimiz bu?
Hocam bana cevap ver biliyor musun benim işim benim … şu anda üniversitede acil serviste …. ve ölümle savaşıyor. Ben bu durumda bile ben ülkücüm diyemiyorsam Allah benim belamı vermiş hocam vermiş.
Neyse sevgili hocam anladım ki siz bana cevap vermiyorsunuz ama bir gün bir yerde karşılaşırız hocam ve ben dadaş … hiçbir zaman mafyaya bulaşmamış alnının teriyle kendini bir dünya yapmış … Size bir takım SORULAR sorar hocam emin olun sorar.
Hani siz beni Amasya yemekleri de imtihan ediyordunuz ya ben de şimdi sizi kitabınızla ve milliyetçiliğinizle imtihan ediyorum özür dilerim.”
Hayat felsefemde, Türkçülüğün yanında Yunus Emre’nin ayrı bir yeri vardır.
Bu haftalık cevabım O’ndan olsun:
“Miskin Yunus gel bu söz eğri büğrü söyleme,
Seni de sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.”